Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ne Güzel Cahildik

Resim
"Ne güzel cahildik; Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar… Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa… Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu… Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi…

Görünmeyen Biyolojinin Animasyonu

Resim
Her saniye, an be an yaşlanırken, vücudumuzdaki organlarımız ve hatta organlarımızı oluşturan çeşitli organizmaların işleyişi sürüp gider. Belki organlarımızın işleyişinin farkındayızdır çünkü gözlerin hareketini görür, göz bebeğinin davranışlarını takip edebiliriz veya kalbimizin atışlarını duyabiliriz. Ancak söz konusu çok daha ufak olan, görülemeyen, hissedilemeyen organizmalar olunca bu işleyiş algılarımızdan kaçar. Dışarıdan oldukça sakin ve sıradan çalışan bir bütün gibi gözüken vücudumuzun, derinlerinde, oldukça derinlerinde gerçekleşen işlemlere dair çok başarılı bir animasyon çalışması sunuyor konuşmacı Drew Berry. Videoyu izledikten sonra vücut denilen sanırım evrenin en karmaşık sisteminde an be an gerçekleştirilen işlemlerin sadece 'küçücük' bir parçasındaki işlenen bilgi miktarının büyüklüğünü kısmen hayal edebilmek bile insanı şaşkına çeviriyor. Ve işin enteresan kısmı ise hiç mi hiç kontrolümüzde gerçekleşmiyor tüm bu devasa iş. Yorumumu konuşmacının

Kozmonot - Another Planet

Resim
"Rus astronotun hikayesini biliyor musun? Uzaya giden ilk insan. Büyük bir uzay gemisiyle yukarı çıkmış ama çok küçük bir alanda yaşıyormuş. İçeride bir portal penceresi varmış. Dışarı bakıyormuş ve Dünya'nın kavislerini görüyormuş.. Hem de ilk defa gezegene dışarıdan bakan insan oymuş. İşte o anda kendini kaybetmiş. Birden bire gösterge panelinden tuhaf bir tikleme sesi çıkmaya başlamış. Aletlerini çıkarmış. Kontrol panelini söküp atmış. Sesin kaynağını bulup durdurmaya çalışmış. Ama bulamamış. Durduramamış. Ses çıkmaya devam etmiş. Birkaç saat bu şekilde devam edince işkence ediliyor gibi olur. Birkaç gün bu sesle geçmiş, o da biliyormuş bu küçük sesle kafayı yiyeceğini. Aklını yitirecekmiş. Ne yapabilirsin ki? Yukarıda, uzayda.. Bir başına bir uzay odasında kalan 25 gününü bu sesle geçirmek zorundaymış. Kozmonotta aklını korumanın tek yolunun bu sese aşık olmak olduğuna karar vermiş. Gözlerini kapamış ve hayallerine dalmış, sonra da gözlerini açmış. Artık tiklemeyi du

Saniyede 1 Trilyon Kare Çekim

Resim
Karanlık odanızın duvarındaki anahtara uzanıp, açık konuma getirdiğinizde, odanız aydınlanır. Peki bu "bir an"da mı gerçekleşir? O kadar alışmışızdır ki sanki karanlık andan aydınlık ana geçiş bir süreç değilde, bir an gibidir. Halbuki üzerinde biraz düşündüğümüzde, anahtarı açık konuma getirmemizle lambanın içinden oluşan ışınlar etrafa saçılıp, odanızdaki her bir cisme çarparak, onları görünür (aydınlık) hale getirir. Yani burada lambadan odadaki eşyalara kadar uzanan bir ışık yolcuğu vardır, ancak farkında olamayacağımız kadar kısa süren bir süreçtir bu. Konuşmacı Ramesh Raskar, evrende sürekli yaşadığımız ama farkına varamadığımız bu süreci geliştirdikleri saniyede 1 trilyon tane fotoğraf çekebilen kameralarıyla anlatıyor. Bu teknolojinin nasıl uygulamalarda kullanılabileceğine dair de gerçek bir mühendislik yaklaşımından bahsediyor. Artık ışık kaynaklarına çok farklı bir gözle bakacaksınız.

Derin Sessizlikte Konferans

Resim
"Büyük bir salonda can kulağıyla bir konuşmayı dinleyen kişilerin tümü konuşmacının ağzından çıkan her sesi duyduklarını zannederler. Konuşmacı da aynı eminlikte düşüncelerini anlatır ve dinleyicilerin kendisini duyduklarını zanneder. Oysa gerçek çok farklıdır ve o anda salondaki hiç kimsenin farkında olmadığı, olağanüstü bir mucize gerçekleşmektedir. Konuşmayı yapan kişi, beynindeki dinleyicilere bir şeyler anlatmakta, aynı şekilde dinleyiciler de anlatılanları beyinlerinde dinlemektedirler. O anda salonun içinde olduklarından son derece emin olan onlarca kişi, bütün bunları aslında beyinlerinde yaşamaktadır. Ve salondaki dinleyicilerin her birinin beyninde, elektrik akımlarını konuşmacının sesi olarak bir kulağa ihtiyaç olmadan duyan bir varlık vardır." Karl Pribram 1919 - 2015 |  Beyin bilimci, Psikolog, Filozof

Kapağı Açık Buzdolabı

Resim
İyice yalıtılmış odada buzdolabı kapağı açık şekilde bulunmaktadır. Bu buzdolabı odayı soğutur mu ısıtır mı, neden? Buzdolapları hizmet amaçları gereği soğutma işlemi için tasarlanmışlardır ancak bunu yaparken istenmeyen durum olarak ısı ortaya çıkar. Buradan yola çıkarak soğutmanın ısıtmadan daha yüksek olduğunu düşünebiliriz. Bu durumda odamız soğur. Ancak, eğer buzdolapları oldukça verimsiz birer sistem prensibiyle çalışıyorlarsa (akkor lambalar gibi, ufo ısıtıcılar gibi), az bir soğutma için çok fazla ısı üretiyor da olabilir. Bu durumda odayı ısıtmış oluruz. Konuya daha farklı açıdan da bakalım. Aslında en doğru bakış açısı budur. Isı bir tür enerjidir. Buzdolabı, içindeki ortamın havasından enerjiyi çekip, ortamın soğumasını sağlar. Çektiği bu enerjiyi yok edemeyeceği için, buzdolabının dışındaki ortama aktaracaktır. Aktarılan bu enerji ise dışarıdaki ortamın ısınmasını sağlar. Alınan ve verilen enerji miktarı eşit olacaktır ve dolayısıyla oda ne soğur ne ısınır d

Uzayın Bükülmesi

Resim
Uzayın bükülmesi dedikleri şey nedir? Uzay nasıl bükülür? Çok büyük yıldızların, cisimlerin kütle çekimi (yer çekimi) o kadar yüksek oluyor ki, doğrusal yol izleyen ışığı bile rotasından saptırabiliyor. İşte bu tip sapmaların olduğu aşırı büyük yıldızların veya kara deliklerin etraflarından geçen ışınların söz gelimi yerinde içinde bizim bulunduğumuz bir uzay gemisi olduğunu düşünürsek; Bizler göreceli olarak dümdüz gideriz/gittiğimizi sanırız (çizimde kırmızı yol). Ancak yakınından geçtiğimiz kütlenin çekimi bizim doğrusal rotamızı aslında bir yay parçasına dönüştürmüştür  (çizimde sarı çizilen yol) . İşte bu oluşan duruma uzayın bükülmesi deniyor. İnsan boyutlarında (metreler mertebesinde) uzay bize dümdüz gibi görünürken, aslında galaksi boyutlarında (ışık yılları mertebesinde) evren büküktür. Özetle uzayın fiziksel dokusu, çok büyük kütleli cisimlerin bulunduğu yerlerde bozulur, bükülür. Çok yerde bu durum anlatılırken uzay bir çarşafa ve uzaydaki yıldızlar ise çarşafa k