Kayıtlar

Kızarmış Metalin Kırmızısıyla Kırmızı Elbisenin Kırmızısı

Resim
Atomik düzeyde kırmızı bir elbisenin kırmızısı ile sıcaktan kızarmış bir metalin kırmızısı arasındaki fark nedir? Kırmızı bir elbisenin, gözümüze o renk gözükmesinin sebebi, bu elbisenin üzerine gelen ışıktan sadece kırmızı frekansa sahip fotonları yansıtıp, diğer fotonları soğurmasıdır. Yani atomik düzeyde, elbisenin moleküllerine çarpan ışık fotonlarından kırmızı rengin frekansına denk gelenler yansıyarak ortama yayılır. Isınarak kızarmış bir metalde ise durum biraz daha farklı. Isınma olayında metal atomları dışarıdan bir enerji kaynağı vasıtasıyla enerji alırlar ve bu atomlar fazlaca titreşmeye başlarlar. Atom bu şekilde enerji kazandıkça black body ışımasının (bir kütlenin sahip olduğu enerji nedeniyle görünmeyen frekanslarda ışık yayması) frekansı değişmeye başlar. Bir noktadan sonra bu frekans görünür banda kadar kayar, ve ışımayı çıplak gözle gözlemleye başlarsın. Özetle, kırmızı elbise ışığın soğurulması/yansıması nedenleriyle kırmızı gözükürken, ısınan metal ise sahi

Gezegenler Niye Bu Kadar Farklı?

Resim
Bir yıldız sistemindeki gezegenleri hepsi birbirinden farklı. Bu farkın nedeni nedir? Örneğin bizim sistemimizde Jüpiter devasa iken, Merkür ufaktır. Venüs'te üzerinde oturabileceğiniz kaya varken, Satürn'de oturabileceğiniz bir kaya yoktur. Gezegenlerin yapısı etrafında döndükleri yıldıza uzaklıkları ile doğrudan ilişkilidir. Yakın gezegenler kayaç türde olurken, uzak olanlar gaz türünde olurlar. Tamamen kütle çekim kuvvetinin etkisidir. Ağır elementler yıldız sisteminin merkezinde, hafif olanlar ise dışında bulunur. Doğal olarak sistemin merkezine yakın madde çökerek gezegene evrildiğinde, bu gezegen daha ağır elementlerden oluşacağı için Venüs, Mars, Dünya gibi kayaç gezegenler oluşur. Sistemin merkezine uzak madde çökerek gezegene evrildiğinde, bu gezegen daha hafif elementlerden oluşacağı için Jüpiter, Saturn gibi gaz gezegenler oluşur. Atmosferinin olup olmayacağı da yine yıldıza uzaklığı ile şekillenir. Yıldız yakındaki gezegenin atmosferin kütle çek

Bir Varlıktaki Canlılık

Resim
Hayat veya canlılık dediğimiz şey nedir? Bir zürafayı cansız nesnelerden ayıran ne olabilir? Yaşam dediğimiz kavram gerçekten çok derin bir konu. Konunun derinliğini anlamak için öncelikle evrene atom dizilimlerinden oluşan bir doku olarak bakmanızı, diğer bir deyiş ile evreni çoğunlukla fiziksel bir olgu olarak görmenizi tavsiye ederim. Konuya böyle yaklaştığınızda yaşam çok büyülü geliyor insana. Birazdan bunu yapmanıza yardımcı olmaya çalışacağım. İçinde bulunduğumuz metreler mertebesindeki evrende bir "canlı"ya söz gelimi bir zürafaya baktığınızda, fiziksel olarak hareket halinde bir varlık, bir yapı görürsünüz. Çerçevemizi ufaltırsak ve mikro metreler mertebesine inersek baktığımız aynı canlının (zürafa) aslında bir hücreler dokusu olduğunu görürüz. Ve burada da birbirleriyle etkileşim halindeki, hareket halindeki moleküler yapıları görürsünüz. Çerçeveyi bir tık daha ufaltırsak ve nano metreler mertebesine inersek, aynı canlının (hücrenin) aslında bir atomlar doku

Roket Bilimi Değil Ya Sonuçta!

Resim
Birine bir şey anlatırken "Roket bilimi değil ya sonuçta!" diye bir deyim vardır İngilizcede. Bir işin aslında kolay olduğunu belirtmek için roket biliminin anlaşılmasının zorluğuna atıf yapılır. İşte anlaması bu kadar güç kabul edilen bir bilim dalını ne kadar anlaşılabilir kılınabileceğinin ve üstelik anlatımı takip etmesinin de eğlenceli olabileceğinin kanıtı... Sunumları, anlatımı takip eden izleyiciler ise aileleriyle birlikte çocuklar. Bu salonda kim bilir kaç çocuk belki daha önce hiç bir fikrinin olmadığı bir alana artık yönelmek isteyecek. Bazıları belki odasındaki rafa roket modelleri koyacak. Belki bir kaçı üniversitede roket fiziği veya uzay teknolojileri derslerine yönelecek. Belki biri de astronot olarak atmosferin dışında görev yapacak. Umarım Eylül 2018'de müthiş keyif alarak 2 gün gittiğim "ayakları yere basmayan festival" mottosuyla ilk kez düzenlenen TeknoFest her yıl daha da iyileşerek böyle sunumlara ev sahipliği yapan nefes kesici

Bilimsel Çalışmalardaki Çatışmalar

Hawking ve Thorne ile Preskill'in arasındaki karadelik buharlaşması konusundaki yaşadıkları uyuşmazlık üzerine kitabın yazarının yorumu; "Bir uyuşmazlığa bakıp bilimin bunun üstesinden gelemediğini söylemek caziptir. ('Vah bilimin başına gelenlere. Kötü sona mahkumdur! Mahkumdur! Mahkumdur!') Öyle değil. Geçmişte herhangi bir noktada böylesi bilimsel uyuşmazlıklar var olmuş ve er geç çözülmüşlerdir. Şu anda cevapların olmaması gelecekte neler olacağına dair bir şey söylemez. Bilimde böylesi sorular daha ileri teori ve deneye öncülük etmişlerdir. Bilimin büyümesi böylesi çözülmemiş sorulardan geçer çünkü önemli sorular teori ve deneydeki araştırmayı harekete geçirir. Sorular 'Burayı kaz!' der gibi, saptanan ve teorik evrenin sınırlarını çizerler. Bilinmeyen X, gerekli yeri ayırt eder. Bu nedenle yeni bilim insanları gelir, cevapları kazıp çıkarır fakat beraberinde yeni soruları da çıkarırlar. Bazı açılardan, bilimin güncel bilinmeyenleri bir sonraki nesil bi